26 Eylül 2017 Salı

Uçurtma Avcısı - Ve Dağlar Yankılandı

Bu sefer farklı bir şey yapıp yazar ve birkaç kitabı hakkında konuşmak istedim. Halit Hüseyni diye okunuyor zannedersem adı, emin değilim, kendisi Afgan-Amerikan asıllı yazar ve doktor ve şu anda da oldukça popüler. Sürükleyici yazıyor ve anlatış tarzı sayesinde kendinizi olayın içinde hissedebiliyorsunuz. İlk romanı Uçurtma Avcısı. Filmini de izledim fakat kitaptaki duyguları tam olarak yansıtmıyor, o yüzden kitabını mutlaka okuyun. Her insanı derinden etkileyecek bir kitap bu ki şimdiye kadar çoğunuz da duymuşsunuzdur. Üç  kitabından bahsedeceğim ki zaten üçünün de birçok ortak özelliği var ama en çok Uçurtma Avcısı beni etkilediği için ona biraz daha yer verdim.

Kitapta dostluk, mezhep çatışmaları, ihanet, Afganistan'da terör, siyaset vs gibi birbirinden farklı konulara o kadar gerçekçi detaylarla değiniliyor ki şok oluyorsunuz adeta. Yumuşak kalpli insanlar için de biraz zor bir kitap olduğunu söylemem lazım.

Kitabı özet geçecek olursam şöyle ki, Emir ve Hasan adında iki dost var. Emir, Kabil'in zenginlerinden birinin oğlu ama annesi ölmüş ve babasından da pek ilgi göremiyor. Hatta ona yanaşmaya ve onun istediği bir evlat gibi olmaya da çalışıyor. Hasan ise Emir'in evinde çalışan birinin oğlu. Yaşları birbirine çok yakındı diye hatırlıyorum ve sürekli beraber vakit geçiriyorlar. Emir'in babası da Hasan'ın babasını çok seviyor. Derken kitabın adının geldiği uçurtma yarışları oluyor. Kitabın sonuna kadar malesef adı zikredilecek olan kötü bir karakter var Assef diye. Bunun babası da zengin ve kendisini tanımayan yok. Parayla şımartılmış bir ruh hastası olan bu çocuk o bölgedeki çoğu insan gibi Hazaralara kötü gözle bakıyor, Hasan bir Hazara ama Emir değil ve bu durum da biliniyor. Uçurtma yarışına geri dönersem yarış bitiyor ve Hasan ile Emir kazanıyor. Hasan da gökyüzünde süzülen uçurtmayı yakalamak için ara sokaklara doğru koşuyor. Assef yarışı kaybettiği için çok sinirli ve gidip Hasanların uçurtmasını alıyor. Hasan'a uçurtmayı vermeyen Assef bir de onu tehdit ediyor. Hasan vazgeçmiyor ve başına çok kötü bir olay geliyor. Assef tarafından tecavüze uğruyor ve Emir tüm olanlardan haberdar olsa da korktuğu için kimseye bir şey demiyor ki zaten de bu konu hiç açılmıyor. Bir süre sonra vicdan azabı dinmeyen Emir, çareyi onları evden göndermekte buluyor. Bunun için de Hasan'ı hırsızlıkla suçluyor. Zavallı Hasan nedendir bilinmez suçlamalara bir şey demiyor ve evden gidiyorlar. Ilerleyen zamanlarda Kabil'de durumların çok kötüleşmesiyle Emir ve babası Amerika'ya taşınıyorlar. Emir kimseye itiraf etmese de hiçbir zaman Hasan'ı o halde bırakışını unutamıyor.

Daha bir ton şey oluyor kitapta ama oralara değinmeyeceğim, beni çok etkileyen şeylerden biri, sonlara doğru vicdan azabını dindirmek için yanıp tutuşan Emri'in, Assef sapığının elinden Hasan'ın oğlunu kurtarması ve Assef'le öldüresiye kavga etmesi. Hasan'ın ölümü zaten çok kötüydü, onca şey yaşa, gene de "Emir'in evine giremezsiniz, izin vermem." diye diye öl. Hasan'a üzülemekten kitaba odaklanamadım bir ara zaten.

Bahsetmek istediğim diğer kitaptaki olayların da birazı Afganistan' da geçiyor, birazı da Fransa' da. Yanlış hatırlamıyorsam yazar, bu kitabı doktorluk mesleğini sürdürürken vakit bulduğu aralarda yazmış ve ortaya müthiş bir şey çıkarmayı başarmış. Evet, Ve Dağlar Yankılandı'dan bahsediyorum. Fakir bir aileden gelen iki Afgan asıllı kardeşin birbirinden ayrılmalarını anlatan, masallara, siyasete, kardeşlik bağlarına vs değinen bir kitap. Kitapta çok fazla ayrı hikayeye tanık oluyoruz; kafa karıştırıcı olabiliyor ama sonunda hepsi birbirine bağlanıyor. Para sıkıntısı çeken bir aile, küçük kızları Peri'yi Fransa'ya, ona annelik yapmak isteyen bir kadına veriyorlar. Bunalımda olan Fransız anne ile de Peri'nin araları yıllar geçtikçe açılıyor. Kendini oraya ait hissetmeyen ve artık yetişkin olan Peri, başka bir ailesi olduğunu öğreniyor ve abisi Abdullah'ı aramaya başlıyor.

Kitap çok duygusal ve kitabın başında anlatılan masal da çok etkileyici ama kitabın sonu buruk bitiyor, masallardaki gibi değil: İki kardeş birbirlerini çok sonra bulmayı başarıyorlar kitabın sonunda, fakat Abdullah hastalığı yüzünden çok sevdiği ve çok aradığı kardeşi Peri'yi hatırlayamıyor.

Kitapta parça parça hikayeler var demiştim ya beni çok etkileyenlerden birinde yüzü bir köpek tarafından parçalanan maskeli bir kız vardı. Kızın fotoğrafını çeken plastik cerrah Markos'un hikayesi yani. Bu şekilde birçok karakterin hayat hikayesini detaylı şekilde anlatıyor yazar.

Bin Muhteşem Güneş diye bir kitap daha var henüz okuyamadığım ve büyük umutlar beslediğim.

Film: Mustafa Hakkında Her Şey- Çizgili Pijamalı Çocuk- Cinayet Günlüğü

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY ''Kimsiniz siz? Hayatımda ne işiniz var? '' (Mustafa hastanede Fikret'in annesine bağırırke...