29 Haziran 2017 Perşembe

Film: Confessions- Kokuhaku(İtiraflar)

Çok tuhaf ve etkileyici bir intikam filmiyle karşınızdayım bu sefer. Tetsuya Nakashima' nın yönettiği psikoloji gerilim türündeki filmde Ai Hahimoto oynuyor ki bu zaten filmi izlememde geçerli bir nedendi. Sonradan filmin akışına kapıldım orası ayrı.

 Moriguchi Öğretmen her zamanki gibi sınıfına girer, dersi pek iplemeyen 6. sınıf öğrencilerini şaşırtarak artık okuldan ayrılacağını söyler ve başlar sebebini anlatmaya. (Bu kısım filmde epey bir yer kapsıyor.) Bu kadının kocası HIV virüsü kapmıştır ve kızları olduğu zaman aids e yakalandığını öğrenir. Bu hastalık yüzünden kızının özellikle ruh sağlığını koruma amaçlı ona yaklaşmayacağını söyler karısına. Adam kısa zaman içinde de ölür. Dul öğretmen toplantı olmadığı zamanlarda kızıyla beraber eve dönerken eğer okulda toplantı varsa kızını aşağıya revire bırakır. 4 yaşlarında çok sevimli olan bu kız, bazen okulun havuzunun kenarından geçerek hemen yan taraftaki evin köpeğini bahçeden beslemektedir. Yine böyle bir akşam toplantı bitiminde öğretmen kızının yanına döner fakat onu yerinde bulamaz. En sonunda kızın ölüsünü okulun havuzunda bulurlar. Öğretmenin anlattıklarıyla sınıf pür dikkat ona odaklanır. Öğretmen kızını iki kisinin öldürdüğünü ve onların da bu sınıfta olduğunu söyler. Bu esnada da sınıftaki herkes öğretmenin dağıttığı sütü içmekte. Ögretmen herkes bitirince diyor ki, "İki kişinin sütüne eşimin HIV virüsü taşıyan kanından ekledim," diyor. Çocuklar dehşete düşüyorlar.(Filmde devamlı olarak itiraflar yapılıyor ölüm olayıyla ilgili, yani ismi burdan geliyor.) İki kisiye A ve B diyen öğretmen cinayetin detaylarını kendince bulduğunu söyler ve anlatır. A, profesör olan annesi tarafından terk edilmiş, ilgi görmek isteyen ve annesi gibi çok zeki bir çocuktur. Dokunan kisiye elektrik veren bir alet tasarlar ve bir cüzdanın içine yerleştirip bunu öğretmeni üzerinde dener. Hafif bir şekilde elektrik carpmaktadır. Bu çocuğun daha öncesinde sokak hayvanlarını öldürdüğünü bilen ögretmen çocuk için endişelenmektedir ama çocuk bir yarışmaya katılır ve ödül alır. Belki annesi onu görecektir çünkü gazetelere bile çıkmıştır. Fakat aynı gün tüm aile bireylerini zehirleyip öldüren kendi yaşlarında bir kızın haberi  yayınlanınca çocukla ilgilenen olmaz ve çocuk buna çok öfkelenir. Bir plan yapar ve yanına B'yi çeker. B, annesinin tek çocuğu ve derslerinde başarılı sayılmayan bir çocuktur. Çok uğraşmakta ve bunalıma girmektedir ama özünde zararsız biridir. B ve A cüzdanı ögretmenin üzerinde denemeye karar verirler ve zaten A öğretmene karşı kin besliyordur.(Bir replik vardı etkilendiğim, çocuk kapının yanından öğretmenine bakıyor ve "Pat." diyor. Öğretmen ona dönüp "O neydi?" diye soruyor. "Değer verdiğiniz bir şeyin yok oluş sesiydi." diye yanıtlıyor çocuk. Her neyse bu küçük kıza sevimli bir cüzdan alıyorlar ve içine elektrik veren aleti yerleştirip kıza veriyorlar. Kız yere düşüyor ve bayılıyor, B kızın öldüğünü zannediyor. A da ona "Herkese benim yaptığımı söylersen seni suçlamazlar." diyor çünkü çocuk tam ilgi manyağı. Ama B havuzda boğulma süsü verip kızı havuza atıyor ve kïz boğuluyor. Çocuk hukukunun korumaya aldığı çocuklardan öcünü alamayan ve adalet isteyen çılgın öğretmen de enfes bi intikam planı hazırlıyor ve okuldan ayrılıyor. Yeni dönem başlıyor ve B bir daha okula gelmiyor. Akli dengesine kaybediyor ve kimseyle görüsmüyor, çıglık atıyor ve kesinlikle annesinin kendisine dokunmasına müsaade etmiyor. Zavallı annesi bir şey yapamıyor ve aslında çocuk aids e yakalandığını zannettiğinden annesinden uzak duruyor, yanlıslıkla da annesini öldürüyor. B ise o sıralarda sınıf başkanı Mizuki ile ilişki yaşıyor, bunun başlangıcı da sınısftakilerin onları zorla öpüştürmeleri. Mizuki aynı zamnada ailesini zehirleyen manyak çocuk ve bu yüzden bu ikisi iyi anlaşıyorlar. A, ters bir zamanında Mizuki'yi öldürüp buzdolabına koyuyor. (Böyle manyak ve tuhaf bi film işte ama sürükleyici, saçma yerleri olmakla birlikte.)
Neyse ondan sonra A bir gün annesinin laboratuvarını mı ne buluyor yani annesine ulaşacak en sonunda. Kendi icatlarından bahsedip oradaki yetkili kişiye ulaşıyor ve gidiyor annesin yanına. Ama annesini orada bulamıyor. Belaya bulaşmaya meyilli olan A, telefonuyla kontrol edebildigi bir bomba tasarlıyor ve okulda tören yapılacağı gün patlatmak üzere kürsünün altına yerleştiriyor onu. (Ben A ve B'nin isimlerini hep karıştırdığımdan sizin de kafanızı daha fazla karıştırmamak ve daha rahat yazmak için A, B diyorum.) O gün geliyor, hem kendisini hem de herkesi havaya uçurmak için kürsüye kpnuşma yapmaya çıkıyor ve telefonundan bombayı patlatacak tuşa basıyor. Ama hiçbir şey olmuyor. O sırada eski ögretmeni bunu telefondan arıyor.
Aslında bu çocuk yetkili kişiyle konştuğunu zannedip annesinin yanına gittiğinde kimsenin bundan haberi yokmuş yani aslında öğretmen çocuğu kandırmış. Annesinin en büyük zaafı olduğunu öğrenince bunu kullanmaya karar veren ögretmen bu şekilde ondan intikam alıyor: Çocuk telefonundan patlatma tuşuna bastığında annesinin çalıştığı odada bir bomba patlıyor, öğretmen de çoktan kürsünün altındakini etkisiz hale getirmiş. Çocuk farkında olmadan annesini öldürüyor, öğretmen intikamını almış oluyor.

Fazlasıyla tuhaf ve sürükleyici bir film, hassas bir mideye sahip olanlar için pek yararlı değil bence :)
Dizide çalan Radiohead grubunun enfes şarkısı: Last Flowers

7 Haziran 2017 Çarşamba

Anime Film: Ateş Böceklerinin Mezarı

Anime izleyen birisinizdir belki. Ya da animelere ön yargıyla yaklaşıp çocukça buluyorsunuzdur onları. Ama bu film ön yargılarınızı, izlerken dökeceğiniz gözyaşlarıyla silmenizi sağlayacak kadar etkileyici bir Studio Ghibli filmi. Film veya kitap konularında zor gözyaşı döken biri olarak beni bile ağlatan bu filmin duygusal biriyseniz sizi çok etkilemesi yüksek bir ihtimal. O yüzden başlıyorum anlatmaya.


Film bir tren istasyonunda, zemine kıvrılmış yatan, yırtık pırtık kıyafetli, zayıf bir gencin gözükmesiyle başlıyor. Gencin elinde küçük metal bir kutu var. Bu kutuların içinde renkli meyveli şekerler satılıyor normalde. Neyse işte bu gence aldırış eden de yok. Yatıyor derken de ölüyor oracıkta. Oradaki görevliler de onun gibi gençlerden şikayetçiler. Söylene söylene yanına geliyorlar bunun. Ölmüş zaten, tam götürecekler ki elindeki kutuyu görüyorlar. Kutuyu da söylene söylene dışarı, otların arasına fırlatıyorlar. Birden ateş böcekleri çıkıyor otların arasından ve çok sevimli minik bir kız gözüküyor. Elinde o kutu ve içinde de şeker var. Sonra o ölen çocuk iyi giyimli bir şekilde yanına geliyor ve elini tutuyor o kızın. İkisi gülümsüyorlar. Tabi bunları kimse görmüyor çünkü ikisi de hayatta değil. Böyle başlıyor film. En sondaki sahne en başa alınmış şekilde yani.


Hotaru no Haka ya da Ateş Böceklerinin Mezarı adlı bu film gerçek bir hikayeye dayanmakta. 2. Dünya Savaşı zamanlarının Japonya ' sında geçiyor anlatılanlar. Kobe bombalanıyor. 12 yaşlarında bir abi ve kendisinden çok küçük olan kızkardeş bombalanma sırasında annesiz kalıyorlar ve etraf dökülürken kaçıp canlarını kurtarmayı başarıyorlar. Kızın annesinin öldüğünden haberi yok. Abisi de sığınaklara ulaştığında annesinin cesedini görünce öğreniyor. Çocukların babası da uzak bir yerde denizci. Arada para falan gönderiyor. Teyzeleri de sırf bu para için çocukları yanına alıp sözde onlara bakmaya başlıyor.


İlk zamanlar her şey güzel gidiyor. Abi kardeş beraber denize gidiyorlar, beraber uyuyorlar ve zaten teyzelerinin evinde kaldıklarından başlarını sokacakları bir ev var. Ama teyzeleri bir süre sonra farklı davranmaya başlıyor. Çocuklar babalarının öldüklerini öğreniyorlar ve teyze de bunu duyunca yani para gelmeyeceğini anlayınca bozuluyor. Savaş zamanı kıtlık var ve yemek bulmak da zor. Hem bu iki çocuk da çalışamıyor. Hadi abi biraz çalışabilir ama onun da yaşı küçük. İlk önce sözlü olarak bu durumdan şikayetçi olduğunu belirtiyor teyze. Ekmek elden su gölden yaşamalarından rahatsız oluyor. Sonra da yemekte sıkıntı çıkmaya başlıyor. Bir gün de bu teyze küçük kıza annesinin öldüğünü söylüyor. Abi, kardeşini ve birkaç parça eşyasını toparlayıp evden ayrılıyor. Başka bir yerde kalacaklarını söylüyor teyzesine. Paraları da olmadığından bir göl kıyısında çıkıntılı bir yerin aşağısındaki küçük geçidi kendilerine ev ediniyorlar. Çocuk çalışıyor ve kardeşine bakıyor bir süre. Kaldıkları mağaramsı yer de geceleri çok karanlık olduğundan aydınlatma için ateş böceği kullanıyorlar. Küçük kız bunları çok seviyor. Gece yattıklarında ateşböcekleri her yerde gezip ışık saçıyorlar falan. Ama sabaha ölmüş oluyorlar. Kız da bunları toplayıp gölün kıyısında bir yere gömüyor üzülerek.


Aradan geçen zamanla bu çocuklar hastalanmaya başlıyorlar. Düşünsenize, ne düzgün temizlenebiliyorlar, ne düzgün yiyip içebiliyorlar ne de kaldıkları adamakıllı bir yer var. Genç, kardeşini doktora götürüyor bir gün çünkü kızcağızın sırtında yaralar çıkmaya başlıyor. Doktorsa düzgün beslenmesi gerektiğini söylüyor. Çocuğun elinden hiçbir şey gelmiyor ki. Hırsızlık yapıyor çocuk ama bu da nereye kadar. Ama kardeşine o çok sevdiği meyveli şekerlerden alıyor. Şekerler bitince kız kutuya su doldurup o aromalı tatlı suyu içiyor falan. Neyse bir gün bu çocuk yemek bulmayı başarıyor hem de uzun zamandır pek bir şey yiyemediklerinden bulduğu yiyeceklerle kardeşi de kendisi de bayağı toparlanır diye düşünüyor. Mağaramsı yere, kardeşinin yanına geliyor. Yiyecekleri hazırlamaya başlıyor. Ama kız o kadar zayıf ve bitkin bakıyor ki. Elinde de hep o kutusu var. Abisi de aceleyle karpuz kesiyor, kardeşi de yere uzanıyor. Çocuk tam yemekleri hazırlamışken küçük kız uzandığı yerde ölüyor.


Olayların bildiğim kadarıyla gerçeğe dayanma kısmı da şu şekilde:
Akiyuki Nosaka abimizin annesi o çocukken vefat ediyor ve babası da Savaş zamanı ölüyor. Evsiz
falan kalıyorlar ve gene filmdeki gibi kardeşi açlıktan ölüyor. Bir yerden okuduğuma göre de filmde kendisini canlandıran Abi Seita karakterinin kardeşine gösterdiği aşırı ilgi ve filmin sonunda bu çocuğun akıbetinin böyle olması bir nevi Akiyuki Nosaka'nın vicdanını rahatlatmış çünkü gerçekte kız kardeşine o kadar bakamamış ve filmde kendini öldürüyor en sonda.


-Film bitince gayet boşlukta ve durgun ve kızgın hissediyor, ıslak bluzunuza veya peçetelerinize bakıp daha da bir üzülüyorsunuz veya birçok insandan daha iyi şartlarda yaşadığınız için şükrediyor ve o insanlar için içinizin ezildiğini hissediyorsunuz veya filmin detaylarını araştırıyorsunuz veya filmi tekrar izliyorsunuz ama önünde sonunda bol acı var.-
*muhteşem film müziği: Mamiya Michio- Hotaru no Haka

Film: Mustafa Hakkında Her Şey- Çizgili Pijamalı Çocuk- Cinayet Günlüğü

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY ''Kimsiniz siz? Hayatımda ne işiniz var? '' (Mustafa hastanede Fikret'in annesine bağırırke...