16 Ocak 2018 Salı

Anime: Death Note/Ölüm Defteri


Light, ''Bütün kötülükleri yok edeceğim, tüm kötü insanları öldüreceğim.'' Ryuk, ''O zaman geriye sen kalacaksın; tek kötü sen olacaksın.''
Takeşi Obata ve Tsugumi Oba tarafından tasarlanan, live action filmlerinin sonu gelmeyen, her türlü şeyi bünyesinde barındıran ve benim de izlediğim ilk anime olan Death Note'dan bahsetmeye karar verdim. Kidz Animez diye bir kanal vardı, gündüz kuşağında küçüklere hitap eden çizgi filmler vs. yayınlanıyordu, akşam kuşağındaysa bu tarz daha büyüklere hitap eden animeler yayınlanıyordu. Ben de orada rastlamıştım. Sonra bir arkadaşın tavsiyesiyle adam akıllı oturup izlemeye başladım, efsane sürükleyici bir şey; suç, gerilim, polisiye, bilim kurgu falan her şey var konu bazen saçmalasa da.

Yagami Light, çok zeki ve dünyanın gidişatından çoğumuz gibi memnun olmayan, bunalmış biri. Bir gün okul bahçesinde Ölüm Defteri'ni buluyor. Bu defterin bir ton kuralı var ama özetle kimin nasıl ölmesini istediğini yazıyorsun ama bu kişinin gerçek adını, soyadını ve yüzünü bilmen lazım. Light bu defteri başta pek sallamasa da eve gidince canı sıkılıyor ve deftere bir suçlunun adını ve nasıl ölmesini istediğini yazıyor. Ve adam çok kısa bir süre sonra aynen Light'ın yazdığı gibi ölüyor. Sonra defteri dünyaya düşüren şinigami Ryuk ile tanışıyorlar. Ryuk da bunalmış bir Şinigami, sadece biraz eğlenmek istiyor, ayrıca çok komik ve tuhaf bir karakter :)


Light yaşadığı şoku kısa sürede atlatıp adam öldürme işini bir ritüel haline getiriyor ve suçluların kısa sürede bu şekilde (genellikle kalp krizi) ölmeye başlaması insanların dikkatini çekiyor. Bunu yapan özel biri olduğuna inanıyorlar ve ona Kira (katil) demeye başlıyorlar; Light kimliğini ifşa etmeden keskin zekasıyla işi yürüttüğü için bir süre kimse bir şey anlamıyor. Hatta animede yer yer ağzınızı açık bırakacak cinsten şeyler yapıyor, neyse çok detaya inmeyeceğim. Dünyanın en iyi dedektifi olarak bilinen ve adını sanını kimsenin bilmediği L de bu kişiyi araştırmaya başlıyor ve dahice bir plan yapıyor, bunlar bir yandan zekalarını yarıştırıyorlar zaten.


L'nin yüzünü hiç kimse bilmiyor, animede de takma adı olan Ryuzaki kullanılıyor genelde. L'nin, Kira'nın en azından nerede oturduğunu öğrenmek için yaptığı plan falan efsaneydi mesela, sırf onun için bile izlenir her ne kadar kimi zaman konuyu saçma bulsam da.

Neyse bu L ve Light birbirlerini ifşa etmeye çalışadursun öte yandan Kira'ya aşık saf salak Misa ortaya çıkıyor, buna da Rem adlı Şinigami tarafından başka bir Ölüm Defteri getirilmiş, Rem de Misa' ya aşık ama henüz Rem'in ne cinsten bir yaratık olduğunu çözemedim, Ryuk'a bile ısınmıştım da bu Rem'de melankolik ve tehlikeli bir hava vardı hep ki zaten L'nin ilerleyen bölümlerdeki ölümüne de karışıyor. L'nin ölümü demişken, L ölünce yerine Near adlı başka bir dedektif geliyor ama bana kalırsa L çok başkaydı. Öldüğü bölümde L'nin ölümünden çok çatı katında Light ile yaptıkları konuşmadan etkilenmiştim. Öleceği belliydi bence ama o bölümün başları, yağmur, çatıdaki konuşmalar, L'nin Light'a ''dost'' diye hitap etmesi falan beni çok etkilemiş sahnelerden biriydi, ah bir bileydi Light'ın onu öldüreceğini. Öyle işte L ölür, Light katliam yapmaya devam eder, Light'ın babası da (Oğlunun Kira olduğundan habersiz L'nin grubunda Kira hakkındaki soruşturmada görev alıyordu.) ölür ve taş kalpli Light babası ölüm döşeğindeyken bile durumun vehametini kavrayamamış olarak babasına alakasız şeyler sorar ve adam Light'ın sorularını yanıtlayamadan göçüp gider.

Mesela en garip şeylerden biri Light ve L'nin Kira'yı bulmaya çalışması ve Kira'nın aslında Light oluşu ve sonra Light'ın Kira olduğunu unutup masum hallerine geri dönmesinden birkaç gün sonra tekrardan hafızasının yerine gelmesi ve her şeyin iyice karmaşıklaşmasıydı. Ayrıca L'nin gerçek adı ve soyadını bilmediği için yanı başında, Kira soruşturmasının başındaki L'yi öldürememişti.

Bir sürü masum insanı katleden ve psikopata bağlayan Light son bölümde hayata gözlerini yumuyor, açgözlülüğü yüzünden. L de ölüyor. Geriye gözü yaşlı Misa kalıyor, hepimize kimseye çok bağlanmayın mesajı veriyor ve anime sona eriyor.

Mangasını da çok az okudum ama anime izlemeyi tercih ederim. Şimdi biraz da nasıl başladığından bahsedeceğim çünkü bağımlılık yapıyor, bence en etkileyicisi ki animeye en çok uyanın o olduğunu düşünüyorum, ikinci opening, zaten o manyak şarkı sayesinde bağımlılık yaptığına inanıyorum ki bir animeyi etkileyici kılan en önemli şeylerden biri de şarkısıdır. What's Up People-Maximum the Hormone başlarken çalan şarkıydı. Bir de Alumina vardı sanırım bitiş şarkısı.


14 Ocak 2018 Pazar

İntikam Üçlemesi: Sympathy For Mr. Vengeance, Oldboy, Sympathy For Lady Vengeance


Park Chan Wook'un yönetmenliğini yaptığı bu filmler tuhaf intikam senaryoları uzerine kurulu ve oldukça rahatsız edici görüntüleri var -hassas midesi olup da izleyenlerin gözü yaşlı- ama etkileyici senaryoları ile sizi alıp götürüyor.

Ilk film Haklı Intikam ile başlayayım. Diğer filmler gibi hastalıklı bir senaryosu var; olaylar tuhaf, her şey paradoks. Resimdeki yeşilli adam sağır ve dilsiz. Ablası böbrek hastası ama kendi böbreğiyle uyuşmuyordu galiba onunki, o sebeple de ne yapsam ne etsem diye düşünmeye başlıyor ve organ mafyasıyla anlaşıyor ama kazıklanıyor. Hem parasını, hem de kendi böbreklerinden birini kaybedince de kız arkadaşıyla başka bir plan yapıyorlar. Bu yeşilli gencin patronunun kızıydı galiba, onu kaçırıyorlar ama kötü bir niyetleri yok gibi. Tabi sonrasında küçük kız ölüyor. Kızın cesedinin suda yüzüşünün gösterildiği sahneler de cidden etkileyiciydi. Neyse,  yeşilli gencin patrondan intikam almak için ve ablasını kurtarmak için böyle bir şey yapmasına mı hak vereceksiniz yoksa patronun, yeşilli gencin kız arkadaşını berbat bir yöntemle öldürüp intikam almasına mı işte orası biraz paradoksal. Kimin açısından bakarsanız o tarafı haklı görüyorsunuz, herhalde bu yüzden filmin adı Haklı Intikam.

Ondan sonra beni tam manasıyla dumur eden film Oldboy geliyor. Şöyle özet geçeyim, bir adam yıllarca bir odada hapsediliyor, delirmenin eşiğine geliyor, kendi kendine kimin bu neden yaptığını anlamaya çalışıyor ve bir gün öylece salıyorlar bunu dışarı. Adam yıllar sonra kendini dışarda bulunca da bir intikam planı yapıyor ve yanlış hatırlamıyorsam hapsedildiği yerde sürekli yediği o yemek sayesinde ipuçları bulmaya çalışıyor. Şimdi kısaca bu adamın neden hapsedildiğini açıklayayım: Bu da kendi içinde ayrı bir intikam öyküsü, hapsedilen adam, vakti zamanında ensest ilişki yaşadıklarını öğrendiği kardeşleri bir arkadaşına anlatıyor, bu şekilde de olay yayılıyor. Bu iki kardeşten kız olan her şey duyulunca intihar ediyor ve erkek olan yıllar sonra bu olayın yayılmasına sebep olan kişiden intikam alan kişi, yani onu yılar sonra bulup kaçırıp yıllarca hapseden kişi. Yani senin yüzünden kız öldü ben de sana gününü gösteririm hesabı. Fakat o adamı yıllarca hapsetmesi intikamın sadece başlangıcı, çünkü adamı serbest bıraktıktan sonra adam ve adamın kızını hipnoz yoluyla birbirlerine aşık ediyor, tabi kimsenin ruhu duymuyor. Filmin son sahnelerine doğruydu yanlış hatırlamıyorsam adamın öz kızına aşık olduğunu öğrenmesi. Son sahneler zaten mide kaldırıcı, ellerini korkak alıştırmamışlar diyor ve geçiyorum.

Serinin son filmi Türkçeye İntikam Meleği olarak çevrilmiş. Diğerlerine nazaran daha az tiksinç sahne vardı diyebilirim. Burada da bir anne-kız öyküsü var. ''Masum'' görünüşlü, kırmızı farı çakmak çakan bir kadın genç yaşta hapse atılıyor, ama aslında suçsuz olduğunu anlıyoruz sonradan. Diğer kadın mahkumlara kah iyi davranıyor, sevmediği bazı mahkumlara kah masumca zarar veriyor falan böyle değişik biri ama bir yandan hapisten çıkınca alacağı intikamın hayalini kuruyor yani hapishanede yaptığı her şey aslında intikam planı için. Filmin son sahnelerinde milleti toplayıp intikam alma hayaliyle yaşadığı adamın yanına getirmesi ve herkesin içinde birikmiş olan kin ve adamdan tek tek intikam almaları falan hepsi efsaneydi. Bir de şu var, kadınla hapishaneye girmeden evvel doğurduğu ve sonradan bulduğu kızı arasındaki bağ çok garipti yani kızın anneye öfkeli olmasını ve doğrudan yansıtmasını falan bekliyorsunuz belki ama kızın karakter de anneye benzeyince değişik bir çift ortaya çıkıyor. Kız içinde kalanları arada gün yüzünde çıkarsa da şahsına münhasır ve dikkatimi çekmiş bir karakterdi.


Filmleri biraz yüzeysel geçtim ama neyse, her ana karakterin kendine has değişik duruşu ve insanda uyandırdığı etki ve insanoğlunun ne denli vahşi olabileceğini gözler önüne seren film falan, garipti ya. Başka bir şey gelmiyor aklıma, sürükleyici ve garip.



Film: Mustafa Hakkında Her Şey- Çizgili Pijamalı Çocuk- Cinayet Günlüğü

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY ''Kimsiniz siz? Hayatımda ne işiniz var? '' (Mustafa hastanede Fikret'in annesine bağırırke...