Romantik/dram türünde eski ve içten bir Japon filmiyle geldim bu sefer. Filmin ilk yarısında sinir bozucu bir anlam karmaşası yaşasam da ilerleyen dakikalarda olayı çözebildim. Her şey anlam kazandıktan sonra da biraz garip, biraz romantik ve dramatik, samimi bir film çıkıyor karşımıza. Yönetmen, Shunji İwai. Miho Nakayama başroldeki kadını- ya da kadınları demeliyim- oynuyor, Takashi Kashiwabara filmde sürekli bahsi geçen ama kanlı canlı göremediğimiz karakteri oynuyor, Etsushi Toyokawa da bu kişilerin yakınını.
Bu kadın, Hiroko Watanabe, eşini yani İtsuki Fujii'yi bir süre önce kaybetmiş. İtsuki Fujii tırmandığı dağdan düşmüş, ölüm yıldönümünde de onu anıyorlar. Manzaralar bir kere enfesti. Bir an önce kışın gelmesini istiyor insan. Tabi o çekimler sırasında üşümüyormuş gibi duruyorlar bu da ayrı bir hava katıyor filme, yine de kış teması harika. Törenin ardından kayınvalidesinin evine giden Hiroko, orada eşinin ortaokul yıllığını bulur ve ortaokulu uzak bir yerde okuduğunu öğrenir. En sonda öğrencilerin adreslerini gören Hiroko da eşinin eski adresini not alır. Eşi ölmüş olsa bile oraya mektup göndermeye karar verir ancak artık oradan otoban geçiyordur.
İtsuki'nin arkadaşı olan Akiba bir demircidir. Akiba ve Hiroko, mektup hakkına konuşurlarken Akiba onun hala eşini unutmadığını anlar ve onu öper. Ama aralarında daha fazlası olmaz. Tuhaf bir şekilde mektuba cevap gelir.Hiroko ve mektup arkadşı,birbirlerine nasıl olduklarını sordukları kısa mektuplar yollarlar. Hiroko kiminle mektuplaştığını bilmemektedir ama mektuplaşmayı da bırakmamakta ısrar eder. Akiba ona, mektuplaştığı kişinin mektubunda da İtsuki Fujii yazdığını ve mektubun o kişi dışında başkasına verilemeyeceğini çünkü o dönemde bu işlerin sıkı tutulduğunu söyler. Yani mektuplaştığı kişi ona şaka yapan ya da öylesine onunla mektuplaşan biri değildir, gerçekten İtsuki Fujii adında biridir ve bunu da kanıtlar. Sonra Akiba ve Hiroko o kişinin oturduğu yere gitmeye karar verirler ama oradan bir otoban geçmektedir yani ev falan olamaz. Nihayetinde Hiroko aslında İtsuki Fujii adında, eskiden eşiyle aynı sınıfta olan bir kızla mektuplaştığını anlar. Yıllıktan yanlışlıkla isim benzerliği yüzünden o kızın adresini almıştır. Eşinin eski evi ise gerçekten yıkılmıştır. Kızın evine giderler fakat kız o sırada evde değildir. Hiroko da kıza, eşinin öldüğünü, yanlışlıkla ona mektup yazdığını falan anlatır. Kız da adaşı olan sınıf arkadaşını hatırladığını söyler ve bunlar sürekli birbirlerine yazmaya başlarlar.
Şimdi biraz kız olan İtsuki Fujii'den bahsedeceğim. Bir kere hem Hiroko'yu hem de bu kızı aynı kişi oynuyor ve zaten filmin sonlarında birbirlerine ikiz kadar çok benzediklerini fark ediyorlar. Filmde sevmediğim nokta da başlarının çok karışık olmasıydı. Tamamen aynı gözüküyorlardı ve filmin bir kesitinde Hiroko, bir kesitinde İtsuki gösterilince insanın kafası allak bullak oluyordu. Her neyse, İtsuki ve İtsuki aynı sınıftalar ve aynı ad ve soyada sahip olduklarından alay konusu olup duruyorlar hatta bayağı nam salmışlar. Kız olan İtsuki hep utanıyor ama çalışkan da bir kız, erkek olan da yani Hiroko'nun eşi çok yabani biri. Sınıf da onları kütüphane koluna seçiyor. Erkek olan İtsuki hep tuhaf kitaplar alıp bir köşede okumaya çekiliyor, sonra masabaşında oturan kız olan İtsuki'den her kitap icin kart istiyor. Her karta İtsuki Fujii yazıp okuduğu kitapların arasına bırakıyor çocuk. Erkek olan İtsuki sürekli bir şeyler karalayan, soğuk yani yabani bir tip. Hiroko'nun da bazı anılarını dinliyoruz filmde, oralar gerçekten çok komik. Ama filmin sonu bende şok etkisi yarattı biraz diyebilirim. Her neyse kızlar mektuplaşıyorlar ve İtsuki, Hiroko'ya eski sınıf arkadaşı olan İtsuki'yi anlatıyor. Bir gün Hiroko, İtsuki'den o okulun bazı yerlerinin fotografını çekmesini istiyor. İtsuki de okula hazır tekrar gelmişken gezineyim biraz deyip eski sınıf öğretmeniyle karşılaşıyor. Beraber kütüphaneye geçiyorlar derken oradaki ortaokul ögrencisi olan birkaç kız yanlarıns geliyor. Ögretmen, kızlara İtsuki'yi tanıtınca kızlar gülmeye başlayıp, "Soyadı da Fujii mi yoksa?" diyorlar.İtsuki afallıyor ve nerden bildiklerini soruyor. Zamanında kitapların içine ismini yazdığı kartları bırakan (erkek)İtsuki meğerse sonradan meşhur olmuş ve kim daha çok kart bulacak diye kızlar oyun oynamaya başlamışlar. Kız olan İtsuki bunu duyunca şaşırıyor ve gülümsüyor. Sonra kızlardan biri, "Bu çocuk her yere senin adını yazdığına göre sana aşıkmış." diyor. İtsuki ise açıklama yapamadan kızlar gülmeye başlıyorlar
Aradan biraz zaman geçiyor. Bir gün İtsuki'nin kapısı çalıyor, gelenlerse kütüphanedeki kızlar. İtsuki onları görünce şaşırıyor, kızlar ona beyaz kapaklı bir kitap veriyorlar. Bu kitap, erkek olan İtsuki'nin o okulda okuduğu ve kız olan İtsuki'ye verdiği son kitap, çünkü sonra taşınıyor erkek olan İtsuki. Neyse, kızların bu kitabı neden kendisine getirdiğini anlamayan İtsuki, içindeki o artık klasikleşmiş olan kartı görüyor. Birden kartın arkasını çevirince karakalemle, erkek olan İtsuki tarafından yapılmış kendi resmini görüyor.
Hiroko da bunu zaten tahmin etmişti. Kız olan İtsuki ile birbirlerine ikiz kadar benziyorlardı, eşi zamanında İtsuki'den hoşlandı ama ona açılmadı, sonra karşısına hoşlandığı kıza bu kadar benzeyen Hiroko çıkınca, duyguları ona yöneldi. Filmin bu kısmı cidden çok tuhaf, insanın içi bir tuhaf oluyor.
Miho Nakayama'nın oyunculuğunu çok beğendim. En sondaki "Ogenki desu ka?","Genki desu." sahnesi de ayrı güzeldi.
Kitap, dizi, anime, film vs yorumluyorum -arkaplan resmi: Miho Hirano -spoiler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Film: Mustafa Hakkında Her Şey- Çizgili Pijamalı Çocuk- Cinayet Günlüğü
MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY ''Kimsiniz siz? Hayatımda ne işiniz var? '' (Mustafa hastanede Fikret'in annesine bağırırke...
-
''İnsanlar sadece ruh halleriyle yaşayamazlar mı?'' ''Tam gaz bir şeylere, bir yerlere çarpmak; aklımı kaçıracak ka...
-
Yine eski bir dram filmiyle karşınızdayım. Bu film, gerçek bir hikayeden uyarlanmış ve hava kapalıyken izlediğinizde efsane derecede etkiley...
-
Bu film hakkında yazmıştım daha önce, eğer onu okuduysanız orada filmin senaryosunun gerçek bir olaydan uyarlandığından bahsetmiştim. Bu ben...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder