26 Mayıs 2017 Cuma

Kitap: The Goose Girl (Kaz Çobanı)- Shannon Hale

Grimm Kardeşler'in bir sürü masalından sadece bir tanesi olan Kaz Çobanı pek bilindik değil, en azından Pamuk Prenses kadar meşhur değil. Ben küçükken bu masalı biliyordum ama Shannon Hale, kendi tarzıyla masalı biraz değiştirmiş. Psişik güçler, arkadaşlık, aşk ve ihanetin geçtiği sürükleyici ve bir o kadar da etkileyici bir roman ortaya çıkmış. Sarıkız efsanesinin bazı kısımları da bu masala benziyor.


Bayern Serisi'nin kitapları sırasıyla: The Goose Girl(Kaz Çobanı), Enna Burning(Ateş Kız), River Secrets, Forest Born


Serinin son iki kitabı ne yazık ki Türkçe'ye çevrilmemiş. 
Kitap kapaklarındaki fotoğraflar Juliana Kolesova'dan. Fotoğraflı kapaklar dışında birbirinden hoş kapak tasarımlari var.

Şimdi biraz içerikten bahsedeceğim. Anidori Kiladra Talianna Isilee adında bir prenses doğuyor Kildenree'de. Kızın annesi kraliçe kızıyla fazla ilgilenmiyor, Ani ile genelde ormanda yaşayan teyzesi ilgileniyor. Bu kadın Ani'ye insanlarda üç hüner olabileceğinden bahsediyor. Hayvanlara konuşma, insanlarla etkili konuşma ve doğayla konuşma diye. Ani o zamandan itibaren bunlara meraklı ve farklı bir çocuk olarak yetişiyor. İnsanlarla iletişimi sıkıntılı fakat kuşlarla konuşmayı başaran bir kız oluyor. Annesi bu durumdan o kadar rahatsız oluyor ki böyle birinin veliaht olup da tahta geçmesinin ülke otoritesinin sağlanamayacağı anlamına geldiğini düşünüp Ani'ye bu tür şeylerin deli saçması olduğunu söylüyor. En sonunda da Ani'nin yerine onun erkek kardeşini tahta geçirmeye karar veriyor ve Ani'yi Bayern'e gelin olarak yolluyor. Selia adında bir kız var, Ani'nin saraydan tek arkadaşı ve bu kız nedimenin kızı. Ani'den iki yaş büyük, görünüşleri kısmen benziyor zira Kildenree denen diyarda, insanlar genellikle açık renk tenli, açık renk saçlı filan oluyorlar. Ama Bayern'de durum tersi.


Neyse işte, Ani'nin teyzesi ölüyor bir süre sonra. Ani büyüyor ve güzelleşiyor. Ani'nin küçük yaşlardan beri sahip olduğu bir atı var Falada diye. Bunlar konuşabiliyorlar ama yani öyle sesli bir şekilde değil. Ani çok küçükken, Falada'nın doğumuna tanık oluyor; aralarında çok özel bir bağ var ve iletişim kurabiliyorlar. Bir gün babası ve Ani at binmeye gidiyorlar. Babası orada bir kaza geçirip
ölüyor. Yas zamanının ardından Ani'nin annesi Ani'yi Bayern'e gelin olarak yolluyor. Ne Ani adamın suratını görmüş ne de adam Ani'yi biliyor. Hem iki ülke arasındaki sorunlar bu şekilde kapanır düşüncesiyle annesi Ani'yi yolluyor. Selia, Ani ve 4o civarı kişilik kafile üç aylık bir yolculuğa çıkıyorlar. Talone adında orta yaşlı ve ülkesine sadık bir komutanları var. Kafilede Ungolad gibi paralı askerler de var. Yolculuğun ilk günleri iyi geçiyor. Ama bir süre sonra Ani, Selia ve Ungolad'ın arasında bir şeyler olduğunu seziyor. Birkaç hafta içinde Selia'nın davranışları değişiyor. Selia, Ani'yi iplememeye ve sanki onu alaya alıyormuş gibi davranışlar sergilemeye başlıyor. Ani ise sesini çıkarmıyor. Bir gün Ani, Selia'yı prenses elbiselerinden birini üstüne tutup denerken buluyor. Sonra onun yanına gidiyor. Selia da o zaman içinde tuttuğu her şeyi kibirli ve asabi bir tavırla anlatmaya başlıyor. Ani'nin sahip olduklarının kıymetini bilmediğinden ve Ani'yi ne çok kıskandığından bahsediyor. Sonra da Ani'ye ''Size meydan okuyorum, hadi bana haddimi bildirin.'' diyor. Ani tabi şok oluyor. Ungolad da bunun yandaşı ama sadece Ungolad mı... Bunlar isyan ediyorlar ve kafiledeki birçok asker Selia'yı prenses olarak gördüklerini falan söylüyorlar. Selia zaten Ungolad'ı parmağında oynatıyor. Savaşıyorlar ve Ani kaçmaya çalışıyor. Ungolad onu yaralıyor ama Ani onun elinden kaçıp Bayern'de bir orman kadının evine sığınıyor. Aradan biraz zaman geçiyor. Ani Selia'nın kendisini Kildenreeli prenses olarak tanıttığını öğreniyor. Ani buna itiraz edip gerçeği söylemeye kalksa kimse ona inanmaz diye Ani kaz çobanı olarak işe başlıyor ve sonraki yıl memleketine dönecek kadar para biriktirmeye karar veriyor. Bu arada hep saçlarını gizliyor kimse anlamasın diye.
 İşçierin ve çobanların kaldığı küçük odalar var. Ani orada yaşıyor. Ani diğer çobanlarla tanışıyor ama kimliğini hep saklı tutuyor. Sadece oradaki çalışanlardan biri olan Enna'ya anlatıyor. (Ateş Kız adlı kitabın da baş karakteri Enna.


Şimdi yürek parçalayan kısma geliyorum. Ani Falada'nın saraya getirildiğini ama delirdiğini öğreniyor. Eski dostunu çok özleyen Ani bir gece gizlice saray ahırına giriyor ama Falada onu tanımıyor. At Ani'ye saldırıyor, Ani kaçıyor. Sonra Selia Falada'yı öldürtüyor. Falada'nın kesilen
başı bir duvarın üzerine asılıyor ve Ani sürekli gelip o kesik başın önünde durup uzun uzun onu seyrediyor. Ani kazlarını otlattığı çayırda kendini Bayern prensinin muhafızı olarak tanıtan, yakışıklı biriyle tanışıyor. Geric ile Ani arasında bir şeyler filizleniyor derken Geric bir gün çayıra gelmeyi bırakıyor.


Ungolad Ani'nin yaşadığını öğrenip ona saldırıyor falan bir ton olay geçiyor. Ani bu sıralarda rüzgarla konuşmayı öğreniyor. Bir gün ormanda Talone ile karşılaşıyor ve çok seviniyor. Sırrını işçi arkadaşlarına açıklayan Ani, Talone ve diğerleriyle saraya doğru yola çıkıyor. Tabi Selia bu ihtimali de hesaba kattığı için sahte bir mektup hazırlayıp sanki Kildenree'nin Bayern'e saldırma gibi bir planı varmış gibi gösteriyor. Yani aynı zamanda Bayern orduları Kildernee'ye doğru yola çıkıyor.
Bu sırada da düğün için prens ve Selia uzaktaki başka bir saray gidiyorlar. Grubumuz kendilerini prenses Ani'nin kızkardeşi ve muhafızları diye tanıtıyorlar. Ama Selia bu gelen kişinin Ani olduğunu tahmin edip saraya sadece kendini kız kardeş olarak tanıtan kişinin alınmasını söylüyor. Ani tek başına saraya girmek zorunda kalıyor ve birden kendini bir oyunun içinde buluyor. Prensin babası yani kral Ani'den açıklama bekleyince Ani tüm gerçekleri anlatıyor. Selia ise Ani'yi nedime olarak tanıtıp onun bir yalancı olduğunu söylüyor. Kral Ungolad, Selia ve Ani'yi yalnız başına odada bırakıyor. Ani gitmemesi için yalvarırken Geric'in aslında prens olduğunu öğreniyor. Kafası karışan Geric de babasıyla oradan çıkıyor. Selia Ani'nin üzerine geliyor ve Ungolad ile bir plan hazırlıyorlar. Ani ise öldürüleceğini biliyor ama yapacak bir şey yok. Derken birden yanlarındaki duvarda asılı oan devasa goblenin arkasından Geric ve kral çıkıyor. Selia her şeyi kendi ağzıyla söylediğinden kral Selia'nın yalancı olduğunu öreniyor.Muhafızlar odaya dalıyorlar, tabi o sırada da Ungolad ve Geric dövüşmeye başlıyorlar. Neyse Geric bunu yeniyor ve suçlular en ağır şekilde cezalandırılıyor. Geric aslında Selia'yı hiç sevmediğini söylüyor ama mecburen evlenmek zorunda. Tabi artık karısı Ani oluyor. Kitap burada bitiyor. Devamı zaten diğer kitapta ama orada olaylar Enna'nın etrafında dönüyor genel olarak. O kitap da harika, artık masal falan yok, tamamen Shannon Hale'in hayal gücüne kalıyor her şey.

Kitabın sonunu çok beğendim ben. Biliyorum uzun oldu ama gerçekten de ilgimi çeken bir kitaptı ve anlatmak istedim:d



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film: Mustafa Hakkında Her Şey- Çizgili Pijamalı Çocuk- Cinayet Günlüğü

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY ''Kimsiniz siz? Hayatımda ne işiniz var? '' (Mustafa hastanede Fikret'in annesine bağırırke...